Kan gruplarının zekâyı ve kişilik özelliklerini belirlediği iddiası, özellikle Japonya ve Güney Kore gibi ülkelerde onlarca yıldır popüler kültürün bir parçası olarak kabul ediliyor. Sosyal medyada paylaşılan listeler, televizyon programları ve magazin içerikleri, belirli kan gruplarını “daha zeki”, “daha analitik” ya da “daha yaratıcı” olarak tanımlıyor. Bu yaklaşım zamanla küresel ölçekte yayılırken, birçok kişi kendi kan grubunu bu sıralamalar üzerinden yorumlamaya başladı.
Popüler efsaneye göre en zeki kan grupları nasıl sıralanıyor?
- A grubu:
Soğukkanlı, düzenli ve sistematik düşünen kişiler olarak tanımlanıyor. Analitik zekânın ve planlama becerisinin bu grupta daha baskın olduğu iddia ediliyor. - 0 grubu:
Stratejik düşünmeye yatkın, pratik çözümler üretebilen ve sezgisel zekâsı güçlü bireylerle ilişkilendiriliyor. Liderlik özelliklerinin daha belirgin olduğu öne sürülüyor. - B grubu:
Yaratıcılığı yüksek, kalıpların dışında düşünebilen ve özgün fikirler üretebilen kişiler olarak görülüyor. Sanatsal ve esnek zekâ ile bağdaştırılıyor. - AB grubu:
Mantıksal düşünme ile duygusal zekânın birleşimi olarak tanımlanıyor. Nadir görülmesi nedeniyle “istisnai” ve sıra dışı bir profil olarak sunuluyor.
Bilim ne diyor: Kan grubu zekâyı etkiler mi?
Uzmanlara göre sorunun yanıtı net: Hayır. Kan grubu ile zekâ arasında doğrudan ya da dolaylı bir ilişkiyi gösteren hiçbir güvenilir bilimsel çalışma bulunmuyor.
Amerikan Ulusal Sağlık Enstitüleri (NIH), dünya genelinde yapılan çok sayıda çalışmayı değerlendirerek kan grupları ile zekâ, kişilik özellikleri veya bilişsel performans arasında nedensel bir bağ tespit edilmediğini açıkladı. Harvard Tıp Fakültesi’nin bilişsel sağlık alanındaki araştırmaları da kan grubunun yalnızca bazı hastalıklara yatkınlıkla ilişkili olabileceğini, ancak zekâyı belirlemediğini ortaya koyuyor.
Tokyo Üniversitesi’nin 2014 ve 2021 yıllarında yayımladığı karşılaştırmalı analizler ise, kan grubuna dayalı kişilik ve bilişsel performans iddialarının istatistiksel olarak tutarsız olduğunu açıkça gösterdi.
Bu efsane nasıl ortaya çıktı?
Uzmanlara göre bu inanışın kökeni, 1920’li yıllarda Japonya’da yayımlanan ve günümüz bilim standartlarına göre geçerliliğini yitirmiş bir makaleye dayanıyor. Medya tarafından sıkça tekrarlanan bu görüş, zamanla bilimsel bir gerçekmiş gibi algılanmaya başlandı.
Psikologlar, efsanenin yayılmasını sağlayan üç temel unsurun altını çiziyor. Popüler kültür etkisi, özellikle Asya ülkelerinde kan grubu testlerinin eğlence aracı olarak kullanılmasıyla güçleniyor. Bazı bilimsel çalışmaların yanlış yorumlanması, damar sağlığı gibi konuların zekâyla ilişkilendirilmesine yol açıyor. Üçüncü unsur ise “onaylama yanlılığı”: İnsanlar kendi kan grubunu olumlu özelliklerle eşleştirmeye daha yatkın oluyor.
Bilime göre zekâyı gerçekten ne belirliyor?
Nöroloji ve genetik araştırmalar, zekânın tek bir biyolojik işarete indirgenemeyecek kadar karmaşık olduğunu gösteriyor. Zekâ; genetik faktörlerin, çevresel koşulların ve yaşam boyu deneyimlerin birleşimiyle şekilleniyor.
Oxford Üniversitesi’nin 2023 tarihli geniş kapsamlı meta-analizi, zekâ üzerinde etkili olabilecek 100’den fazla gen varyasyonu tespit etti. Ancak bu analizde kan grubunun zekâ üzerinde belirleyici bir faktör olmadığı özellikle vurgulandı.
Tartışma neden hâlâ sürüyor?
Uzmanlara göre bu tartışmanın sürmesinin nedeni biyolojik değil, sosyolojik. İnsanlar karmaşık konuları basit kategorilerle açıklamayı seviyor. Kan grupları, kolay sınıflandırılabilir bir kimlik alanı sunduğu için bu ihtiyacı karşılıyor. Sosyal medyada sıkça tekrar edilen içerikler ise doğru olmasa bile gerçeğe yakın algılanabiliyor.
Bilimsel karşılığı olmasa da “en zeki kan grubu” efsanesi, bu nedenlerle toplumda yaşamaya devam ediyor. Ancak uzmanlar, zekânın kan grubuyla değil; eğitim, çevre, sağlık ve deneyimlerle şekillendiği konusunda hemfikir.

















